17 Mart 2009 Salı

Baharı Beklerken...


Eğitimle ilgili herkesin kafasında birkaç cümle vardır. Ne yapılabilir konusundaki fikirlerimi yazıp bildirmek üzere Sayın Osman Pamukoğlu'ndan görüşme talebinde bulundum ve 04.02.2009 tarihinde saat 11:00 ile 12:00 arasında parti binasındaki odasında sundum. Fikirlerimi sizinle de payşmak istedim, baharı hayal ederiz ama beklerken geleceğini bilerek bekleriz. Bu satırlar benim eğitimde nasıl bir bahar beklediğimi anlatması açısından önemlidir.



OSMAN PAMUKOĞLU’NA VERİLMEK ÜZERE HAZIRLANMIŞ, EĞİTİM İLE İLGİLİ RAPORDUR.

 

            Eğitimde köklü değişiklikler, eğitim faaliyetleri içinde olanları kötü etkilemektedir. Her iktidar kendi felsefesinde eğitime dokunmakta, böylece eğitime fayda sağladığını düşünmesine karşın zarar vermektedir. Bu nedenledir ki eğitim alanında yapılacak olanlar tüm siyasi partilerin uzlaşması ile bir ulusal eğitim metni oluşturup eğitim ve öğretim işini siyasi alandan çıkarak gerekir. Ulusal eğitim metnini oluşturduktan sonra eğitim alanında koruyucu ve sürekli bir yol izlenmelidir, zira eğitim sürekli bir faaliyettir.

            Temel ilkelerde uzlaştıktan sonra eğitimin yönetimi liyakatli bürokratların ve bilim insanlarının sorumluluğuna verilmelidir. Mevcut ilköğretim ve ortaöğretim programlarının oluşumu ortak siyasi destek ile başlamamış olsa da bilim insanlarına hazırlatılmış olduğundan uzun süre ülkemizde kullanılabilecek, çağdaş bir yapıya sahiptir.

            Ulusal eğitim metni oluştururken Anayasal ilkelerimizin dışında iki temel ilke özellikle vurgulanmalıdır. Bunlar; eğitimde birlik ve eşitliğin sağlanması ile uzaktan yaşam boyu eğitim anlayışının benimsenip buna uygun projelerin geliştirilmesidir.

 

  1. EĞİTİMDE BİRLİK VE EŞİTLİK

 

Yapılması gereken ilk şey tüm okulların birleştirilip tek tip okul oluşturulmasıdır. Atatürk’ün yaptığı ilk şey de buydu. Bu uygulama eğitim alanında sıçrama yapabilmenin ilk koşuludur. Günümüze kadar görme engelliler, üstün zekâlılar hep normal okullardan ayrılmak istenmiş ve engelliler okulu, fen liseleri gibi uygulamalar başlatılmıştır. Umarız ki artık bun bir son verilir çünkü üstün yetenekliler arkadaşlarına yardım edebilir, engelliler arkadaşlarıyla kaynaştırılabilir ve böylece daha güçlü bir eğitim sağlanabilir.

 

Eğitimde birlik sağlamanın önündeki en büyü engel siyasidir. Çünkü yabancı okullar ve özel okullar karşı çıkacaktır. Bu durum ülkemizin dışarıda zor anlar yaşamasına neden olabilecekse de içeride zengin ve fakirin birlikte okumasının faydalıları daha büyüktür. Kaynaştırmalı eğitim ile ilgili bilimsel çalışmalar hep olumlu yöndedir. Temel ve orta öğretimde bu birlikteliğin sağlanması ülkemiz için hayati önemdedir.

 

Zihinleri ve ülke gündemini sürekli meşgul eden “imam hatipliler” için katsayı değiştirme çalışmaları böylece çözüme kavuşacaktır.

 

Sistem şöyle olmalıdır;

ü      İlk ve orta öğretim zorunlu olmalı ve tüm okullar ile dershaneler birleştirilmelidir.

ü      Farklı sıfat taşıyan aynı işi yapan tüm öğretmenlerin sıfatları tekrar öğretmen olarak değiştirilmeli ve geçici, sözleşmeli, vekil gibi ayrımlar ortadan kalkmalıdır.

ü      Dershanede öğretmenlik yapanlar da kadroya alınmalıdır.

ü      Okullar 24 saat hizmet veren yerler olmalı ve okul müdürleri tüm gün boyunca sınıflarda ders verecek öğretmenlerin derslerini ayarlamalı, okuldaki eğitimi organize etmelidir. Şimdiki görevleri de budur ancak ikinci bölümde daha geniş değinilecek olan halkın katılımı ile herkese 7 gün 24 saat binlerce konu yelpazesindeki kursların düzenlemesi görevlerinin vurgulanması içindir.

ü      Ülke genelindeki tüm eğitim çalışmaları okullarda yapılma zorunluluğu sağlandığında, okullara ayrıca ek gelir getirecektir. Böylece eğitim faaliyetleri de daha rahat denetlenecektir.

ü      Kütüphaneler de 7 gün 24 saat hizmet verecek, yayın evlerinden vergi alınmayacak sadece kütüphanelere birer adet basılmış kitaplarından göndermesi şartı koşulacaktır.

ü      Okullar yazın ve hafta sonları da çalışmalı, bu zamanlar için aynı okul 2-3 dershaneye kiraya verilebilmelidir. Böylece okulların ihtiyaçları karşılanır, kaçak dershaneler önlenir ve dershaneler yüksek kira ödemekten kurtulur.

ü      Okullarda halka açık kurslar verilmelidir. Bu kursların daha geniş açılımını bir sonraki bölümde belirtmeyi planlıyorum.

ü      Üniversite ön lisans, lisans ve yüksek lisans, doktora olarak devam etmelidir. Ancak yüksek öğretim, daha bilimsel olarak eğitime yaklaşmalıdır. Bununla söylemek istediğimiz; üniversiteye kalmadan öğrenciler yıl içerisinde bir mesleki kurs programına katılıp meslek sahibi olabilmesidir.

ü      Tüm okullar eşit hale getirildikten sonra köy okullarına pozitif ayrım yapılmalı ve oradaki öğretmenlerin maaşı iki katına çıkarılmalıdır. Köy için özel öğretmen yetiştirme kursları hazırlanmalıdır.

ü      Tüm okullarda ve kurslarda 100 üzerinden notlandırma yapılmalı, bu yüksek öğretimde de devam etmelidir. Uluslar arası alanda notların denkleştirmesi ile ilgili çalışmalar olsa da varılacak nokta 100lük sistemdir.

ü      Okullar birleşince bina sorunu yaşanabilir bu ise yurt dışında uygulanan 4 gün ama yoğun eğitim ile aşılabilir. Zaten bir sonraki bölüm bunu hedefler.

 

  1. YAŞAM BOYU UZAKAN EĞİTİM

 

Günümüzde Kore, eğitim alanında hızı bir çıkış yapmıştır. Bunun nedenini kendileri iki önemli önleme bağlamaktadırlar. Bunlardan birisi uzaktan eğitim diğeri ise yaşam boyu eğitimdir. Ülkemizde ise yüzlerce yıl “ahilik teşkilatı” ile diz-dize eğitim verilmiş ve başarı sağlanmıştır.  Halde modern uygulamaları yerel motifle harmanlama Atatürk’ün karma ekonomi politikasına benzemektedir.

 

Bir kurs, alanın uzmanı tarafından açılır. Malzemeleri, dokümanları hazırlanır ve uzaktan internet yolu ile erişilebilecek olarak konulur. Öğrenciler kursa kayıt olur ve derslere uzaktan devam eder. Bu kursların bir ya da iki defa yüz yüze sınavı olur. Kurs sonunda öğrencilerin o alanda sertifikası olur. Bu o kursun öğrenci için hedefine ulaştığını gösterir. İsterse meslek için isterse başka kurslar için ön şart olarak kullanabilir. En azından kendini yetiştirmiş olur.

 

Uzaktan eğitim ucuzdur ve zamanın yönetimini öğrenciye bırakır. Tarım ve sanayi çağlarından sonra bilgi çağının öğrenme yöntemidir.

 

Tamamlanan kurslar mezun olurken diplomasında belirtilebilir. Gitar çalmaktan arıcılığa tüm alanlar için kursların hazırlanması ilave bir kaynağa ve bilgi birikimine gerek yoktur. Ülkemizde bu kısmen yapılmaktadır ancak gereken önem verilmemektedir.

 

Bu yaklaşımla Hakkari’deki bir lise öğrencisi, Ankara Üniversitesi tarafından açılan ücretsiz uzay kursunu başarıyla bitirip evreni daha kolay algılayabilir. Bir yazar, ODTÜ’lü bir fizik hocasından kurs alıp eserlerine yansıtabilir. Domates yetiştiren bir köylü konservecilik ile ilgili bir kursa yazılıp düşük bir ücret ödeyip sınavı geçince alacağı “konservecilik” sertifikası ile ticaret hane kurabilmelidir.

 

Burada dikkat edilmesi gereken, kurslar ile ilgili kriterlerin iyi konulması ve bunların denetlenmesidir. 

 

Kursların hepsi uzaktan olmayacaktır. Günün belirlenen saatlerinde kurs açanlara okullar kiraya verilebilecektir. Büyük kursların usta öğreticileri ülke genelinde kurslar açabilecektir. Halkın akşam saatinde televizyon seyretmeyip takı tasarım kursuna gittiği gün eğitim alanında doğru yolda olunduğunun resmidir.

 

Fizik kursu veren hoca altında kendi imzası olacağı için daha bir dikkatli olacaktır. Bu ikinci bir denetim demektir.

 

Dersler ve kurslar diplomada görünebilir. Böylece resim dersini öğrenci bir ressamın kursundan alabilir. Ancak zorunlu dersi öğretmenden almalı isterse ilave başka bir hocadan matematik dersi alabilir. Bunu diplomasında göstermek istemesi, kurs sonrası sertifika alabilmesini dolayısıyla kursun kayıt altına alınmasını sağlayacaktır.

 

Devletin belirleyeceği kriterlere uymayan, denetimlerde yeterli görülmeyen uzaktan eğitim ve okulda gerçekleştirilmeyen yüz-yüze eğitim yasaklanırsa eğitimde birlik kontrol sağlanır. Eğitimin kontrol edilmesi ve yaygınlaştırılması eğitimin “milli” olması için en önemli gerekliliklerdir.