24 Şubat 2009 Salı

Geçirdiğim ameliyat hakkında

Herkese öncelikle merhaba demek istiyorum. Yazının devamını okumak istemeyenlere şimdiden göstermiş olduğunuz ilgiden dolayı teşekkür etmek istiyorum, sağ olun.

Öncelikle bu mesaj ikinci defa yazılıyor, ilki çok uzun sürmüştü ve gönderememiştim. Bunun kısa olmasına çalışacağım.

Safra kesemde 2 cm kadar uzunluğunda bir taş vardı ve ben bunu geçtiğimiz dönem 1. vize haftasında öğrendim. 1 Hafta kadar hastanede yattım. Hastanede sadece serum verdiler ki iltihaplı organ eski düzenine kavuşsun. Kaldığım oda altı kişilikti ve açıkçası Tuncelili Hasan amcayı, asker emeklisi Nevzat amcayı ve çiftçi Mehmet amcayı bu yatışımda aradım. Yaşça büyüktüler ama konuşma ve atışmaları yazılı eserler gibi canlı ve akıcıydı. İkisi kanserdi biri ise ciddi bir ameliyat geçirdi ama doktorlara “mezarlıktan ne zaman boyumuzu ölçmeye gelecekler doktor” sataşmaları, neşeleri o dönem aklımda kalanlar arasındadır.

Doktorlar artık gidebileceğimi söylediklerinde eklediler 4-6 hafta sonra gel keseyi alalım. İşin açıkçası bu süre bana bir türlü yetmedi. Vizeler, ödevler, projeler, bildiriler sonra finaller…Eşim sürekli ultrason için gün alıyor ve ben sürekli ertelemek zorunda kalıyordum. Dönemi bitirdik son bir defa daha gün aldı ama ben ona da gidemeyince eşim artık pes etti. Arkadaşım araya girdi ve akşam nöbetinde ultrason çekinecektim. Gittiğimde bayan doktor biraz uykuluydu, neyse bu meslektekiler hep böyle oluyor deyip aldırmamıştım, ameliyat olabilir teşhisi koydu, işin aslının öğle olmadığını ameliyat sonrası öğrenecektim.

Dersler biter bitmez laboratuara inip oranın düzenlemesine uğraştım. Sadece 3 gün dağıtması, nerede neyin olduğunu öğrenmem sürdü. 3 hafta ameliyata 1 gün kalıncaya kadar düzenlenmesi, kutulanması, etiketlendirilmesi sürdü. İyi ki Cezmi hocayı dinlemiş ve ihtiyaç listesi hazırlamayı düzenleme sonrasına ertelemişiz çünkü ihtiyaçların tamamı bir yerlerden çıktı.

Ameliyat günü geldi, kolonya, havlu, peçete, pijama macun takımını falan hazırlayıp hastanye gittik ama 11 şubata verdikleri sözü ertelediler 13 şubat olacak biz sizi ararız dediler. Endişemiz; eşimin izninin az kalması oldu, neyse tamam dedik, cumaya ameliyat var…Perşembe akşamı aranmayı bekledik arayan olmadı, bizde acaba ameliyat yine ertelendi mi düşüncesiyle gittik. Başasistan “neden telefonuma bakmadınız neyse hazırlanalım ilk ameliyat sizin ki…” dedi. Eşime dönüp baktım “beni aramadı” dedi cep telefonuna tekrar bakınca saat 430 da arandığımızı öğrendik.

Bir önceki ameliyat tarihinden, 11 şubat, bir gün önce kalp grafiği, kan tahlili, röntgen, …gibi on kadar tahlil olmuştum. Bunları başasistana verdik. Başyardımcının hepsine bakıp “çok güzel” demesi toplam 4 sn almadı. Ayrılan 3 kişilik odaya geçtik…

Genelde takım elbiseli bir satıcı gelir ve “beni hoca gönderdi” deyip 60-100 tl arası masraf çıkarırdı. Ucu açık beyaz bir çorap giydirirlerdi bana onu da giydirmediler. Soyunup ameliyat elbiselerini giydim ve sedyeye uzandım, üşümemem için üstüme havlu örttüler. Sonunda ameliyat haneye geldik. Kendi aralarında “kese tansiyon tamam, ..kesenin ucunda…”diyorlardı kese benmişim…

Genelde Cuma ameliyat olmuyormuş ve ilk beni aldılar. Bir el önce yanağımı sıktı, sonra bana baktı.ve “ …beni aradı, sen hocasıymışsın, selamı var, ameliyata ben de gireceğim korkma…” dedi. Bunu diyen bölüm başkanıydı, bahsettiği öğrencimin dayısıymış. O öğrenci lisansta iken beraber bildiri hazırlamıştık. Şimdi yüksek lisans yapıyor. Nasıl ulaştı bilmiyorum ama bana “boş ver öğrenci ile çalışılır mı, kendin çalış…” diyenleri iyi ki dinlememişim. Kendi doğrularımı uyguladım.

(ameliyathane)

-Sigara alkol
-Hayır
-üzerinde takı var mı?
-hayır
-son bir hafta aspirin aldın mı?
-hayır
-evli misin?
-Evet, ama bağlantı kuramadım?
- bu benim özel sorum, iyi geceler…

Narkozu veren beyin son soru ile bulmaya çalıştığı sorun ve şu ana kadar elde ettiği veriler ile ulaştığı sonuç ne iye düşünmeye kalmadan uyumuşum. Çocukluğumdan beri, uyku hali, beyin, hipnoz gibi konuları okurum. Hep bu uyutma halinde bile beynin kayıt ettiğini düşünmüştüm ama o kadar derin uyumuşum ki hala ameliyatla ilgili bir görüntü üstbeynime ulaşmadı.,

Uyandığımda burnumda bir oksijen maskesi vardı. “ben uyandım” dedim. Hemen birisi “kese konuştu..”dedi. maske burnumu sıkıyordu ve ben bedenim uyuşuk olduğu için bir şey yapamıyordum. Gelen gaz şöyle dursun maskeyi yamuk takmışlar acıtıyordu. “kimse yok mu, bir bakın yaa..” sol kolumu bir güçle kaldırıp şıklattım, aklıma başka bir şey gelmedi, dikkat çekmeliydim yoksa ameliyat sonrası bekletilen yerde kimse bana bakmıyordu.Ben parmağı şıklattım ama duyduğum tepki daha ilginçti “kese oynamaya başladı..haha”. Ya sabır, neyse kendim yapayım şu maskeyi çıkarayım dedim. Bir hamlede çektim attım. “hooop dur ne yapıyorsun kese, uyandı herhalde odasına götürün”. Kardeşim dakikalardır uyanığımda şu maskeyi burnuma oturtamamışsınız. Neyse zaten hiçbir yerde eleştirebileceğiniz kadar kalmıyorsunuz.

Ameliyat 2 saat 10 dk sürmüş. Safra kesesi ameliyatları genelde 30-45 dk sürermiş. Ameliyatın kapalı ameliyattan açık ameliyata dönme durumu oluşmuş. O bahsettiğim gece ultrasonundaki durum gerçek değilmiş. Safra iltihaplı ve daha çok taşlıymış. Karaciğere yapışmış ve yeni bir atak geçirmek üzereymiş. Eğer hoca ameliyata girmeseymiş açığa dönecekmiş. O zaman 1 gün kadar yoğun bakımda, 15 gün kadar hastanede yatmam gerekirmiş.Bildiri ve ameliyat; iyi ki o bildiriyi hazırlamış ve öğrencime destek olmuşum iyi ki hoca ameliyata girmiş…

Ameliyat sonrası Ulaş ve Haki hocalar bölüm adına geldiler ve beni çok sevindirdiler, sağ olsunlar. Ayrıca eşimin servisi de geldi. Ekteki resimde 2 çiçek bir solunum oyuncağı var. Ortadaki çiçek bölümden gelen çiçek, hepinize teşekkür ediyorum. Benim beceriksizliğimden olsa gerek “hanım şu çiçeği ver bir bakayım” dedim ve içindeki su üzerime döküldü, gözlerim fal taşı gibi açıldı, eşim her zaman ki gibi güldü. Arkadaşlar ve hocalarım aradı hepsi sağ olsun.


Nefes açmak için resimdeki oyuncağı verdiler.Birim zamanda üflediğiniz hava cc cinsinden topları havalandırıyor. 300 cc/s mavi, 600 cc/s beyaz ve daha yüksek ise kırmızı çok güçlü nefes bir iki tanesini kaldırabiliyormuş. Benzer bir düzenek pişmiş yumurtayı çay bardağına koyup tepesinden hızlıca üfleyince yumurta zıplamaktadır.

Hastanede klasik müzik çalıyorlar, 24 sıcak su var ve sürekli temizlikçiler temizlik yapıyor ama o sünger yataklar var ya onlardan hemen kurtulmak için insan taburcu olmayı istiyor. Ameliyatın gecesinde artık yatakta yatamayacağımı anlayıp sandalyeye geçtim. Bu arada eşimin içi geçip benim yatağa yatmış. Hemşire meslektaşı gelip beni sandalyede onu yatakta görünce gülümsedi, nabız ve ateşime bakıp gitti. Bu arada ateşi dijital ölçüyorlar. Nabız, ateş, tansiyon toplam 1dk sürmüyor.

Ben zamanla 4.tip rejime başladım. 1. tipte komposto var sonra yoğurt ve sütlaç sonra gittikçe katılaşan bir menü. 4. tipe geçtik ve tuvalete gidince hemen taburcu ettiler. Taburcu olacağım haberi yayılınca fıtık ameliyatı olacak bir hastanın daha çıkmadan yerime gönderildiğini öğrendim. Neyse şükürler olsun çıktık. Ve artık bilgisayar başında oturabiliyorum. Bayanların kendi aralarında bir lafı vardır “çocuklar ve kocalarımız hasta olmasın biz hasta olalım razıyız” diye şu aralar 10 ün raporum gereği dinleniyorum. Dikişlerim geç kaynadı, dün dikişlerimi aldırdım iki gün daha su değdirmememi önerdiler. Biraz kansızlığım vardı, ameliyat sonrası halsizlik hissim devam ediyor. Dün hastaneye kendim gidip geldim. 3 yaşındaki oğlumla durmak ya da okula götürmek zorunda olunca onun okulunu da aksatmak zorunda kaldık. Yakında inşallah ikimiz birden başlayacağız.

Sabırla okuduğunuz içi teşekkür ederim. Bu anlattıklarımı defaatle anlatmamak ve merak edenlerin merakını detaylarıyla gidermek için bu kadar uzun yazdım.

Neyse uzun lafın kısası; bir organımız kırmızı kart gördü ve dışarı atıldı…Kalan organlarla maç devam ediyor…

Hayatta gülümsemenize yarayacak ne varsa; sağlık, başarı, sevgi…sizde bolca olsun.