"Beyaz Zambaklar Ülkesinde", 1923 yılında Sırpça olarak basılmış ve 1928 yılında Türkçe'ye çevrilmiş bir romandır. Türkiye ve diğer pek çok ülkede büyük yankı uyandırmış, ancak ülkemizdeki ününü Mustafa Kemal Atatürk'ün kitabı okuyup beğenmesi ve müfredata eklenmesi istemesiyle kazanmıştır. Atatürk, kitabın askeri okullarda ders programına dahil edilmesini istemiş ve uzun yıllar boyunca zorunlu okunması gereken bir kaynak olarak kabul edilmiştir. 1960 yılında gerçekleşen askeri darbenin ardından, darbeye katılan subayların dünya görüşü ve eğitim seviyelerini değerlendirmek amacıyla bir anket yapılmıştır. "Sizi en çok etkileyen kitap hangisidir?" sorusuna askerlerin büyük bir kısmı "Beyaz Zambaklar Ülkesinde" cevabını vermiştir.
Kitabın ilk bölümünde, Petrov'un yaşamından ve Rusya İmparatorluğu'nun sarsılmış temellerinden ve yönetimsel hatalardan bahsedilmektedir. Hatta özerk Finlandiya, kapsayıcı seçim yasaları ve zorlu doğal ve tarihi koşullar altında elde ettiği önemli ekonomik başarılarıyla Rusya İmparatorluğu'nun üzerinde bir konuma sahip olduğunu iddia etmektedir. Petrov'a göre, devlet meseleleri sadece bakanlar, krallar veya devlet adamlarıyla ilgili değil, ülke topraklarında bulunan her vatandaşı ilgilendiren meselelerdir ve her vatandaşın ülke sorunları, kalkınma gibi konular üzerine düşünmesiyle çözülecektir.
Kitapta, bataklık ve kayalıklar arasında yer alan, doğal kaynakları az olan bu küçük ülkenin yoksulluktan kurtularak siyasi, ekonomik ve kültürel açıdan gelişmiş bir refah toplumuna dönüşüm hikayesi anlatılmaktadır. Ülkenin ilerlemesi, çalışma azmi ve heyecanıyla dolu, bencillikten uzak insanlar, halkın eğitimine katkıda bulunan toplum liderleri sayesinde gerçekleşmiştir.
Kitapta, neden Finlandiya'nın seçildiği sorusuna Petrov'un Finlandiya'yı diğer ülkelere göre daha iyi tanıdığı, uzun süre bu ülkede yaşadığı ve her tarafını baştanbaşa dolaştığı ifade edilmektedir. Petrov, Finlandiya'ya derin bir hayranlık, sıcaklık ve yakınlık duymaktadır.
Snelman adlı bir karakter de kitapta önemli bir role sahiptir. Snelman, Finlandiya'nın gelişiminde önemli bir aydın olarak yer almıştır. Değişen zamanın taleplerine hızla uyum sağlayarak bir fikir hareketine önderlik etmiş ve halkın zekasını, vicdanını, iradesini ve enerjisini uyandırmanın ve harekete geçirmenin görevleri olduğunu vurgulamıştır. Ona göre, insanların daha iyi bir yaşam kurması için eğitim almaları ve düşünme yeteneklerini kullanmaları gerekmektedir.
Kitapta, İsveç yönetiminin yıllarca Finlandiya'yı karanlığa sürüklediği, devlet kollarına işe yaramaz insanları yerleştirdiği ve ülkeyi içeriden tükettiği ifade edilmektedir. Ancak Finlandiya, halk oylaması sonucunda Rusya yönetimine katılmış ve kendi kültürlerini özgürce geliştirme fırsatı elde etmiştir.
Romanın ilerleyen bölümlerinde, kışlaların yapısı ve toplumdaki algı değiştirilmeye çalışılmaktadır. İsveç yönetimi döneminde askere gelen gençlerin okuma yazma bilmedikleri ve toplumsal konular hakkında bilgisiz oldukları anlatılır. Ancak toplumsal reformlarla birlikte bu algı değiştirilmiş, kışlalar eğitim ve kültürel gelişime katkı sağlayan kurumlar haline dönüştürülmüştür.
Kitapta, Papaz McDonald adında bir karakterin fikirlerine de yer verilir. McDonald, dinin insanların kalplerinde dua etme isteği, gerçeğe erişme ihtiyacı ve sevgi duygusu uyandırması gerektiğini ifade etmektedir. Aynı zamanda basit ve kolay yoldan zengin olma hırsıyla vergi tahsildarı olan bir insanın bile din adamına dönüşebileceğini ve bazı din adamlarının maddi çıkarları ön plana çıkararak dini cansız dogmalara dönüştürdüğünü eleştirmektedir. McDonald'ın fikirleri zamanla değer kazanacak ve var olan yapının çürümüşlüklerini düzeltmede ışık tutacaktır.
O gün Moskova Üniversitesi’nde herkes şaşkındır. Çünkü üniversitenin genç ve başarılı matematik profesörü Raçinski, üniversitedeki görevinden ayrılıp, kariyerinden vazgeçip, köyüne gidip orada öğretmen olmak için istifa eder.