6 Mayıs 2008 Salı

Karanlığın kalbine yürümek

Bilmem kaçıncı koparılmış yaprak.

Beklide ağaçtaki son damla kim bilir?

Buharlı camlara yazılı son sözcük.

Bilinmezi derin,hacmi küçük.

Son hatam,çakmadan şimşek.

Yüzüme çalınan leke,ama gerçek.

Yaşanmamış olsaydı bu kuru serap.

Su sahibi burada soruma muhatap.

Güneş,ay, yıldızlar durmuş,bekliyor zaman.

Kervan adeta süzülüyor,tozları kalkmadan.

Sonu bitmez sözler ve kavgalar.

Ölmeden sıcak dalgalar.

Bak dönüyor iki çubuk.

Biri büyük,biri küçük.

Saatine vuran iki kaçık.

Biri yıkık, biri göçük.

Doğduğu gün bugün dünün.

Ölmediği gün, gecenin bugün.

Ne dünün ne bugünün,

Cesaret edipte yürüyemediği karanlık.