
Ülkemiz ile ilgili kötü genellemelere hep karşı çıkan ben, ilk yazımda aynı yolu izlemek zorunda kaldığıma içten içe üzülüyorum ancak konumum gereği de duyarsız kalamıyorum.
Bir davet üzerine, alanımla ilgili olmamasına rağmen, toplantı alanına 45 dk önce gittim. Gerçi her hangi bir elektronik alanda davetiye yoktu ama ben saati biliyordum; 09:30.
Ancak saat 09:50 olmuştu kimsenin yerine oturma niyeti yoktu. "Ağır hocalar" sonra gelir ama ya öğrenciler yerlerine oturmuşsa? "Şu sıra arkaya kaysın, ya da ayağa kalkın siz..." ardından "ama bizi zorla dersten buraya siz göndermiştiniz..." yakınmaları.
Saat 10:10 ve bir girişimle Saygı duruşu ve İstiklal Marşı başlar. Artık herkes BİLİMSEL toplantıya yoğunlaşabilir derken bir müzik dinletisi başladı. Normal zamanda saatlerce dinleyebileceğiniz kalitede bir oda orkestrası ama bittiğinde saat 10:34 ve hala BİLİMSEL toplantı başlamadı.
Özür dilerim başlamaz olur mu? Çok kıymetli büyüklerimizin "kısa keseceğim, başkasının hakkına saldırmak istemem" diyerek başlayıp mikrofonu bırakmadığı konuşmalar..."Bu konunun bu kadar ilgi toplayacağını yıllardır söylüyordum" diyerek nostalji yapan genel müdürlerden vakfın icraatlerini anlatan sponsorlar...
Nihayet saat 11:10 ve sunumlar başlıyor. Tam çok şükür diyecekken panel sorumlusu bende birkaç şey söyleyeyim deyince uzmanlara söz hakkı daralıyor ve kortuğum başıma geliyor; uzman konuyu anlatırken "lütfen kısa keser misiniz" ikazı...Allahım biz oraya acaba neden gittik. Uzmanı ne güzel anlatıyordu.
Neyse hadi sözü kesildi neden ara veriyoruz?
"Çay ve Pasta Arası..."
Oley!
Çok çalıştık zaten bir arayı hak ettik. "10 dk sonra buluşalım" da millet çay derdinde, kim içeriye girecek? "içeri giriyoruz hadiii..." Elimizde çayla girsek ne olur, aman canım ne olacak millet giriyor işte.
Girmeden uyanığın biri "ben sertifikayı alabilir miyim" diyor ve sertifika faslı başlıyor yüzlercesi arasından. Bul bulabilirsen. Ama o sertifikalar içeride devam eden sunuları dinlediğiniz için verilecekti, içeri girseydiniz.
İçeride çok iyi sunumlar başladı ama sanki dolu dizgin, bir sürat, bir telaş...Yemek vakti geldi lütfen biraz kısa geçelim. Ama 20 tane daha asetatım vardı, anlatmadan gösterip geçeyim o zaman...
İyi yemek vakti geldi ama topu topu 50-60 dk konuyu dinleyebildik. Neyse, son beş dakika soru sorma hakkımız varmış da bir hoca mikrofonu kapmaz mı? "Bana söz hakkı vermediniz ben de işte böyle konuşurum " edasıyla sorusuz bir soru...
Bu arada geç gelenler erken çıkma derdinde, çok önemli adamlarız ya. "kimse dışarı çıkmıyor" diye bir emir. Emir büyük bir hocadan ve kapıda bir yığılma var. Ama uzman "özgür bir eğitim için,..."diyor.
Bu arada iki eksiklik gördüm sunularda ;
Birincisi, çocuklar kendi yemeğini yapıyordu derken gösterilen domates çorbası ve patates kızartması resmi(ben yaparken zorlanırım).
İkincisi, "çocuklar gerçek bıçak kullanmak istiyor" derken yan sıralardan "o zaman veli de bizi doğrar soruşturma üzerine soruşturma yeriş" yakarışı.
Artık bilimsel toplantılar Ramazan ayında yapılıp sertifikasız ve protokolsüz olmalıdır.