16 Haziran 2023 Cuma

Grigory Petrov - Beyaz Zambaklar Ülkesinde

"Beyaz Zambaklar Ülkesinde", 1923 yılında Sırpça olarak basılmış ve 1928 yılında Türkçe'ye çevrilmiş bir romandır. Türkiye ve diğer pek çok ülkede büyük yankı uyandırmış, ancak ülkemizdeki ününü Mustafa Kemal Atatürk'ün kitabı okuyup beğenmesi ve müfredata eklenmesi istemesiyle kazanmıştır. Atatürk, kitabın askeri okullarda ders programına dahil edilmesini istemiş ve uzun yıllar boyunca zorunlu okunması gereken bir kaynak olarak kabul edilmiştir. 1960 yılında gerçekleşen askeri darbenin ardından, darbeye katılan subayların dünya görüşü ve eğitim seviyelerini değerlendirmek amacıyla bir anket yapılmıştır. "Sizi en çok etkileyen kitap hangisidir?" sorusuna askerlerin büyük bir kısmı "Beyaz Zambaklar Ülkesinde" cevabını vermiştir.

Kitabın ilk bölümünde, Petrov'un yaşamından ve Rusya İmparatorluğu'nun sarsılmış temellerinden ve yönetimsel hatalardan bahsedilmektedir. Hatta özerk Finlandiya, kapsayıcı seçim yasaları ve zorlu doğal ve tarihi koşullar altında elde ettiği önemli ekonomik başarılarıyla Rusya İmparatorluğu'nun üzerinde bir konuma sahip olduğunu iddia etmektedir. Petrov'a göre, devlet meseleleri sadece bakanlar, krallar veya devlet adamlarıyla ilgili değil, ülke topraklarında bulunan her vatandaşı ilgilendiren meselelerdir ve her vatandaşın ülke sorunları, kalkınma gibi konular üzerine düşünmesiyle çözülecektir.

Kitapta, bataklık ve kayalıklar arasında yer alan, doğal kaynakları az olan bu küçük ülkenin yoksulluktan kurtularak siyasi, ekonomik ve kültürel açıdan gelişmiş bir refah toplumuna dönüşüm hikayesi anlatılmaktadır. Ülkenin ilerlemesi, çalışma azmi ve heyecanıyla dolu, bencillikten uzak insanlar, halkın eğitimine katkıda bulunan toplum liderleri sayesinde gerçekleşmiştir.

Kitapta, neden Finlandiya'nın seçildiği sorusuna Petrov'un Finlandiya'yı diğer ülkelere göre daha iyi tanıdığı, uzun süre bu ülkede yaşadığı ve her tarafını baştanbaşa dolaştığı ifade edilmektedir. Petrov, Finlandiya'ya derin bir hayranlık, sıcaklık ve yakınlık duymaktadır.

Snelman adlı bir karakter de kitapta önemli bir role sahiptir. Snelman, Finlandiya'nın gelişiminde önemli bir aydın olarak yer almıştır. Değişen zamanın taleplerine hızla uyum sağlayarak bir fikir hareketine önderlik etmiş ve halkın zekasını, vicdanını, iradesini ve enerjisini uyandırmanın ve harekete geçirmenin görevleri olduğunu vurgulamıştır. Ona göre, insanların daha iyi bir yaşam kurması için eğitim almaları ve düşünme yeteneklerini kullanmaları gerekmektedir.

Kitapta, İsveç yönetiminin yıllarca Finlandiya'yı karanlığa sürüklediği, devlet kollarına işe yaramaz insanları yerleştirdiği ve ülkeyi içeriden tükettiği ifade edilmektedir. Ancak Finlandiya, halk oylaması sonucunda Rusya yönetimine katılmış ve kendi kültürlerini özgürce geliştirme fırsatı elde etmiştir.

Romanın ilerleyen bölümlerinde, kışlaların yapısı ve toplumdaki algı değiştirilmeye çalışılmaktadır. İsveç yönetimi döneminde askere gelen gençlerin okuma yazma bilmedikleri ve toplumsal konular hakkında bilgisiz oldukları anlatılır. Ancak toplumsal reformlarla birlikte bu algı değiştirilmiş, kışlalar eğitim ve kültürel gelişime katkı sağlayan kurumlar haline dönüştürülmüştür.

Kitapta, Papaz McDonald adında bir karakterin fikirlerine de yer verilir. McDonald, dinin insanların kalplerinde dua etme isteği, gerçeğe erişme ihtiyacı ve sevgi duygusu uyandırması gerektiğini ifade etmektedir. Aynı zamanda basit ve kolay yoldan zengin olma hırsıyla vergi tahsildarı olan bir insanın bile din adamına dönüşebileceğini ve bazı din adamlarının maddi çıkarları ön plana çıkararak dini cansız dogmalara dönüştürdüğünü eleştirmektedir. McDonald'ın fikirleri zamanla değer kazanacak ve var olan yapının çürümüşlüklerini düzeltmede ışık tutacaktır.

O gün Moskova Üniversitesi’nde herkes şaşkındır. Çünkü üniversitenin genç ve başarılı matematik profesörü Raçinski, üniversitedeki görevinden ayrılıp, kariyerinden vazgeçip, köyüne gidip orada öğretmen olmak için istifa eder.


Raçinski aynı zamanda hatırı sayılır üne sahip bir bilim insanıdır. Birçok kitap yazmıştır, kitapları farklı dillere çevrilmiş ve herkes tarafından gıptayla okunmuştur. Kendisi gibi başarılı öğrenciler yetiştirmiş, genç yaşına rağmen kendi gibi üç öğrencisini de profesör yapmıştır. Herkes onun daha matematik ve bilim dünyasına katacaklarının olduğunu düşünür ve bu sebeple onun fikrine karşı çıkarlar. Fakat o tüm itirazlara rağmen kafasına koyduğu gibi Maarif İdaresi’ne istifa dilekçesini verir ve Tatevo köyündeki görevi için yola çıkar.

Köye geldiğinde köylüler ona tepkilidir, kimse maddi manevi Raçinski’yi desteklemez. Çünkü yıllardır küçümsenen, kandırılan ve ezilen köylüler onun iyi niyetli gelişinin altında sebep ararlar. Raçinski onları bir araya toplayıp amacının çocuklara eğitim vermek olduğunu anlatmaya çalışsa da onlar adamın delirdiğini yahut eğlence amaçlı köye geldiğini düşünürler, ciddiye almazlar. Hiç kimse tarafından amacı anlaşılamayan Raçinski tek başına geldiği bu köyde belli ki tek başına da mücadele edecekti.

Raçinski çocuklara eğitim vermeye başlamıştı, herkes ona deli gözüyle bakmasına rağmen. Fakat okul binası bakımsızlıktan kirlenmiş durumdaydı. Çocuklar yeni öğretmenlerinin dersine geldiklerinde temiz ve düzenli görebildikleri tek yer öğretmen masasıydı. Raçinski masasını temizlemiş, düzenlemiş ve masanın üzerine içinde çiçeklerin olduğu bir saksı koymuştu. Raçinski’nin çiçeğin çok seven öğrencilerin de o gün ilk dersleri buydu, temiz ve düzenli olmak. Hep birlikte okulun çevresini temizlediler ve o günden sonra okula hep yıkanmış, temiz öğrenciler olarak geldiler.

Yıllarını bu köye veren Raçinski birçok şeyle mücadele etmiştir ve etmeye devam ediyordu. Bunların başında içki gelmektedir. İçkiden vazgeçmek köylüler için en zorudur. Raçinski en çok içkiden onları uzak tutmak için uğraşır, içki içerek çocuklarına da kötü örnek olduklarını, sağlıklarına zarar verdiklerini her fırsatta anlamaya çalışır. Bazen başarılı olur, bazen olumsuz sonuçlar alır, fakat o bu emelinden asla vazgeçmez. Köylerde onun gözüne çarpan üç başarılı çocuk vardı. İlki Beloe köyünden resim yapmak konusunda başarılı olan Bogdanov, ikincisi Zaboletya köyünden kimya yetenekleri kuvvetli (onun da ismi aynı) Bogdanov ve üçüncüsü Tatevo köyünden dini konularda yetenekli olan Vasilev.

Köy okulundan mezun olan Bogdanov daha sonra liseyi bitirerek Güzel Sanatlar Akademisi’nden başarıyla mezun oldu. Rusya’nın en büyük ressamlarından biri oldu.

Kimya başarısıyla bilinen diğer Bogdanov ise Moskova liselerinden birini başarıyla bitirdi. Yaşıtlarının çok üstünde bir bilgi ve başarı düzeyine sahipti. Erken yaşta üniversiteyi tamamladı ve kimya alanında başarılı çalışmaları sayesinde ödüller aldı. Zabolotni lakabıyla ünlü bir bakteriyolog oldu.

Vasilev ise kutsal kitapları ezbere bilen ve din adamı olma isteğini her seferinde dile getiren bir çocuktu. Vasilev, dini okulu bitirdikten sonra akademiye başladı ve öğrencilik yıllarında fabrikalardaki işçilere tavsiyeler veren konuşmalar yapmaya başladı. Okulunu bitirmek üzereyken okulu bıraktı ve Petrograd şehrinde çalışmaya devam etti. Söyleşilerini artık sadece işçiler değil, mühendisler, öğrenciler ve aristokratlar da dinlemeye başladı.

1917'de devrim gerçekleşti ve Çarlık Rusya'sı yıkıldı. Şiddet olayları ortaya çıktı ve bu olaylarda Vasilev hayatını kaybetti. Zabolotni lakabıyla ünlü bilim adamı Bogdanov ise taşra istasyonunda öldürüldü. Raçinski ise tüm bunlardan önce zaten vefat etmişti.