20 Ocak 2021 Çarşamba

Atölyem Evde Projesi

 


Dünya genelinde yaşanan salgın nedeniyle ülkemizde de bazı tedbirler alınmıştır. Bu tedbirlerden bir tanesi de okulların yüz yüze eğitime ara vermesidir. Bu durum öğrencilerin alışık olmadığı bir durum olduğu için geçişte ve süreçte bazı problemlerin, zorlukların yaşanması doğaldır.

 

Salgın dönemiyle birlikte öğrencilerin ihtiyaçları ve okulların imkânları, fırsatları ve hizmetleri değişmiştir. Yaşanan sorunlara ve yeni durumlara ortak akılla çözümler aramak ve projeler geliştirmek gerekmektedir.

 

Kars Fen Lisesi ve değerli müdürümüz Kemal Alin’in desteğiyle “Atölyem evde” isimli bir proje geliştirdik. Projenin temel amacı öğrenci ile okulun bileşenlerinin bağının kopmaması için atıl durumdaki bazı malzemeleri öğrencilerin kullanımına açmaktır. Okullar açıkken yürüttüğümüz tasarım ve beceri atölyesi çalışmalarını devam ettirmek için farklı bir yol izlememiz gerektiğini düşündük.

 

Önce kodlama ve dijital tasarım için gerekli olan ve seçtiğimiz üç takım malzemeyi üç kutuya koyduk. Bu kutularda kullanma kılavuzları ve yapmaları gereken projenin yönergeleri bulunmakta. Üç ayrı kutu üç ayrı 9. Sınıf öğrencisinin kullanması için hazırlandı. Dokuzuncu sınıfı seçme sebebimiz okullarına ısınmalarına ve aidiyet hissetmelerine destek olmak içindir. Her öğrencinin kutudaki projeyi tamamlaması için bir hafta süresi bulunmaktadır. Bu süre içerisinde kendisine uzaktan destek de sağlamaktayız. Ayrıca ortak medya üzerinden tamamlanan projeler de sunulmakta. Projesini tamamlayan öğrenci kutusunu diğer arkadaşına verip kendisi başka kutu almakta ve böylece üç kutudan oluşan ve üç hafta süren temel kodlama eğitimini tamamlamaktadır.

 

Proje üç aşamayı içermektedir. Birinci aşama üç kutudan oluşmakta ve temel eğitim seviyesindedir. İkinci aşama dört ayrı kutudan oluşmakta ve gelişim projelerini içermektedir. Son aşama ise ileri seviye olarak adlandırdığımız bir aşama olup üç kutudan oluşacaktır. Bu kutuların içeriğini iki seviyeyi de geçmiş öğrencilerin tasarlamasını istiyoruz.

 

Farklı içerikleri olan kutuların kargo ile döngüsel bir dolaşıma sunulması ve ortak medya uygulaması ile içerik üzerinden paylaşım ve çalışmaların yürütülmesi ile atıl materyallerin öğrencilerin öğrenmelerine katkı sağlayacağını düşünüyoruz.

 

Projemiz henüz üç öğrenci ile başlamış pilot (deneme) çalışma düzeyindedir. Yaşadığımız sorunlar sonrasında sistemi tekrar revize edip yeni döneme yeni ve daha çok sayıda öğrenci ile başlamayı planlıyoruz. Sayı arttıkça, kutuların öğrencide kalma süreleri azalacaktır.

 

Projemizin yaygınlaşmasını önemsiyoruz. Fikir yaygınlaştıkça öğrencilerin hem farklı öğrenme tecrübeleri yaşaması sağlanacak hem de yetkililere, öğrenci ve ailelere yaşadığımız dönemi kriz olarak değil, bir fırsat olarak görebilmeleri mümkün olacaktır.

 

İnsanın hayata bakışı çok önemlidir! Gelen deniz dalgasına bakarak boğulacağınızı düşünürseniz boğulursunuz. Sörf ustaları büyük bir dalganın oluşması için saatlerce hazırlık yapıyorlar.

 

Yaşadığımız sıkıntılar, okulların kapalı olması, internete erişim problemleri aslında yeni eğitimin ayak sesleridir. Yüz yıl önce yapılandırılmış eğitim sistemlerinin gözden geçirilmesi için önemli bir fırsat.

 

Atanamamış öğretmenlerin çokluğu aslında bir sorun değil, bir fırsat. Bundan yaklaşık beş yıl önce “hastanelerde fen öğretimi” isimli kitabımda hastanelerde çocukların olduğunu ve buradaki eğitimlerin iyileştirilmesi için öğretmenlerin görevlendirilmesi durumunda farklı bir eğitim alanının açılacağını duyurmuştum. Yine 2019 yılında daha salgın başlamadan önce hastanelerde ve evde eğitim ile ilgili bir kitap çalışmamız daha oldu. Zaten sonrasında eğitim ya evde ya da hastanede geçti. Bu çalışmamızın temelinde eğitim ve öğretim faaliyetlerini okulun dışına taşıma, yaşamın olası alanlarına uygun hale getirme ve daha esnek bir biçime dönüştürme niyeti bulunmaktadır.

 

Yaşadığımız tüm sıkıntılar yeni yaşam biçimlerimize uygun yeni eğitim arayışlarının sancısıdır. Artık öğretmenler sınıflarına akşam ders işlemeyi önerebiliyor, öğrenciler internet üzerinden öğrenme yöntemlerini keşfetmeye ve kullanmaya alıştı. Dünya çapında kendi kendine eğitim alabilme imkânlarını keşfeden gençler okula ve öğretmene bağımlı olmadıklarını farketti. Bu seçeneklerin ve gelişme imkânlarının artması demektir. Öğretmenlerimiz kendi aralarında tecrübe paylaşımı ile kendilerini yenileme fırsatı buldular. Önceleri bir uzmanı dinlemek bir haftalık organizasyonları gerektirirdi. Şimdi her akşam bir uzmanı dinleme fırsatı bulabiliyoruz.

 

Dönem başında mezun ve son sınıfta bulunan öğrencilerime bir öğrenciyi sahiplenip dönem boyunca ödevlerini ve çalışmalarını yakın takip etmelerini istemiştim. Sağ olsunlar onlarca öğrencim dönüş yaptı. Bu tür fikirleri yaygınlaştırmamız gerekiyor. Bazıları salgını bahane edip görüşemediğini söylüyor ama ben yaşımım boyunca en çok bu dönemde farklı kişilerle, çok sayıda ve uzun görüşmeler yaptım.

 

Bakış açısı çok önemli. İnternet olmayan bir köye de dijital eğitimi götürebilirsiniz. Bir tablete üç günlük eğitim videolarını yükleyip ödev verirsiniz. Sonra köy arabasıyla tableti ve ödevleri teslim edersiniz. Çocuk videoları izler ve ödevleri yapar. Köy arabası ile geri gönderir. Kabloların ileteceğini daha yavaş biçimde taşımacılar gerçekleştirebilir. Tüm bu farklı bakış açıları yeni modeller ve yeni eğitim fırsatları oluşturur.

 

Ülkemiz bir deprem ülkesi. Şimdi evde kal derken ileride eve girme de diyebiliriz. Tekrar ediyorum; tüm bu özel durumlar aslında bizi zaman ve mekândan bağımsız herkesin erişebileceği ve yaşam boyu sürecek olan yeni eğitim sistemine zorluyor. Şu haliyle dünya genelindeki eğitim sistemi sadece sorun üretiyor. Alınan eğitimin insanın yaşama kalitesini yükseltmesi, hayata hazırlaması ve düşünme biçimini, bakış açısını ve problem çözme becerilerini geliştirmesi gerekmektedir.

 

Jared Diamond, Tüfek, Mikrop ve Çelik isimli kitabında günümüzde neden ve nasıl toplumsal gelişmişlik farkının oluştuğunu sorgular. Ulaştığı sonuç, salgınların toplumlar arası gelişmişlik farkını her zaman arttırdığı yönündedir. Dolayısıyla bu süreç bittiğinde ülkelerin gelişmişlik sıralamasının değiştiğini göreceğiz. Bu salgını ciddiye almayanlar ile ciddiye alıp yeni fikirler üretenler tünelin ucunda bambaşka bir yerde olacaklar.

 

Düşünün lütfen, ilk vakanın yaşandığı andan itibaren bilim kurulunun dediklerine harfiyen uyan iyi eğitilmiş bir toplum olsak mı daha az zarar görürdük yoksa “gerçekte virüs mürüs yok!” diyenlerin çiğnediği yasaklar ile yayılan virüs ile uğraşan iyi eğitilmemiş bir toplum olsak mı daha az zarar görürdük?

 

Virüs değil, eğitilmemiş zihinler öldürür. Hayatın tamamına sorun ya da kriz gözüyle bakmamalı, çözüm odaklı ve yenilikçi fikir üretme niyetiyle yaklaşmalıyız.