15 Kasım 2009 Pazar

Bir haber ve düşündürdükleri

"Kanal 7 haber'de 125 yaşında dünyanın en yaşlı insanı ile ilgili bir haber izledim. Teyze çulun üzerinde oturuyor, Atatürk'e ayran ikram ettiğini Kürtçe anlatıyordu."

Bu iki cümle gerçektende önemli:

1. Teyzenin anti-oksidan nedir bildiğini sanmıyorum. Günde 10 litre su içip yoga yapan bir tipi de yoktu, çilekeş bir anadolu kadınıydı, nohut, soğan ve bulgur pilavı yiyen...
2. Atatürk Diyarbakır'a gitmiş ve Türkçe bilmeyen vatandaşlarımızla iletişime geçmiş.
3. Diyarbakırlı vatandaşlarımız ayran verecek kadar Atatürk'ü çok seviyormuş ( ayran ikramı ağırlama daveti gibidir ).
4. Hiç Türkçe bilmeyenlerden de Atatürk'ü sevenler çıkıyormuş (hiç şaşırmadım ).

Zamanın birinde bir araştırma yapılıyor: Öğrencilerin renkli gözlü olanına her şart ve durumda övgü dolu sözler söylenirken diğer öğrencilerin başarılı işleri bile "renkli gözlü olsaydı daha iyi olurdu" ifadeleriyle görmezlikten gelinmiş. Zamanla sınıfta öğrenci çocuklarda bir farklılaşma yaşanmış. Önceden ders çıkışı beraber oynayan çocuklar beraber oynamaz hatta kavga eder olmuş. Araştırma sonra yasaklanmış...

Kimi "sarı saçlı, mavi gözlü" derken kimi "kör" diyor ama gerçekte "ayran içen" bir lider var ortada.

Herkesi kucaklayacak kadar büyük kucaklarımız olmadığından olsa gerek "kaçıyoruz".

Doğruyu söylemekten, doğru için ölmekten kaçıyoruz.

"Teyze, bize zulmetti, çağırdı ve hepimizi aşağıladı" desene...Hayır, bunların doğru olmadığını biliyoruz ve bazen doğruyu söyleyenler de uzun yaşıyor.