17 Ocak 2024 Çarşamba

Platon - Sokrates'in Savunması

 Antik Yunan düşünce tarihinde parlak bir zihin olarak tanıdığımız Sokrat, ne yazık ki, halk arasında kötü bir üne sahip olmuş ve Atina mahkemesinde kendisine yöneltilen suçlamalara cevap vermek zorunda kalmıştır. Sokrat'ın savunması, sadece bir bireyin kişisel durumu değil, aynı zamanda bilgelik, adalet ve düşünce özgürlüğü gibi evrensel konuları da ele almaktadır.

Sokrat'ın mahkemede yaptığı savunma, insanın kendi inançları uğruna nasıl mücadele etmesi gerektiğini derinlemesine inceler. Onun, doğru bildiği yolda ilerlemekteki azmi ve bu uğurda yaşadığı fedakarlık, düşünce tarihine bıraktığı önemli bir mirastır.

Filozofun, kendisine yöneltilen suçlamalara karşı duyduğu sakinlik ve mantıklı argümanları, onun sadece bir birey olarak değil, aynı zamanda bir düşünür olarak nasıl öne çıktığını gösterir. O, halk arasında popüler olmak yerine, gerçeği savunmayı ve insanların daha bilge bir şekilde düşünmelerine yardımcı olmayı seçer.

Sokrat'ın savunması aynı zamanda düşünce özgürlüğü ve bireyin içsel rehberliği konularında da derin düşündürücüdür. Onun içsel sesine olan bağlılığı, bilgelik arayışındaki bir insanın nasıl kararlar alabileceğini ve toplumsal normlara karşı durabilme cesaretini gösterir.

Antik Yunan'dan günümüze taşınan bu öğretiler, bize düşünce özgürlüğünün, adaletin ve bilgeliğin ne kadar değerli olduğunu hatırlatmalıdır. Sokrat'ın mahkemedeki savunması, zaman içinde hala etkisini sürdüren bu evrensel değerlere olan vurgusunu muhafaza etmektedir.

Sokrat'ın savunması, sadece bir filozofun kişisel trajedisini değil, aynı zamanda insanlığın evrensel değerleri etrafında birleşmeye olan ihtiyacını da ön plana çıkarır. Onun hikayesi, düşünce tarihindeki karanlık anlarda bile doğru ve bilge olmanın ne kadar önemli olduğunu bize hatırlatır.

Antik Yunan filozofu Sokrat, yaşadığı dönemde sadece bir düşünür değil, aynı zamanda bir öğretmen olarak da öne çıkmıştır. Atina'nın genç zihinlerini şekillendirmeye çalışırken, onun öğretim felsefesi, düşünce özgürlüğü, içsel rehberlik ve insan merkezcilik gibi temel prensiplere dayanmaktadır.

Sokrat'ın savunması, eğitimde bilgeliğin nasıl bir rol oynadığını ve bir öğretmenin öğrencilere nasıl rehberlik etmesi gerektiğini ortaya koymaktadır. Sokrat'a göre, öğretmen sadece bilgi aktaran bir figür değil, aynı zamanda öğrencilerini düşünmeye, sorgulamaya ve içsel rehberliklerini dinlemeye teşvik eden bir rehberdir.

Düşünce özgürlüğü, Sokrat'ın öğrencilere aşıladığı temel değerlerden biridir. Ona göre, öğrencilerin sadece ezberlemeleri değil, aynı zamanda sorgulamaları ve kendi düşünce süreçlerini geliştirmeleri önemlidir. Sokrat, bu şekilde, öğrencilerin kendi bilgeliklerini bulmalarına ve toplumsal normlara meydan okumalarına olanak tanıyan bir ortam yaratmaya çalışmıştır.

Sokrat'ın içsel rehberlik kavramı da öğretim felsefesinin merkezindedir. Kendisine "daimonion" adını verdiği içsel bir ses tarafından yönlendirildiğini belirten Sokrat, öğrencilere kendi içsel rehberliklerini bulmaları gerektiğini öğretir. Bu, öğrencilere sadece dışsal otoriteye değil, aynı zamanda kendi ahlaki değerlerine güvenmeyi öğretir.

İnsan merkezcilik, Sokrat'ın eğitim anlayışının temel taşlarından biridir. Ona göre, öğretmenin amacı, sadece akademik bilgi aktarmak değil, aynı zamanda öğrencinin bütünsel gelişimine odaklanarak onları daha iyi birer insan yapmaktır. Bu, öğrencilerin sadece bilgi edinmekle kalmayıp, aynı zamanda etik ve ahlaki değerlere dayalı bir karakter geliştirmelerini içerir.

Sokrat'ın savunması, günümüz eğitim sistemleri için de derslerle dolu önemli perspektifler sunmaktadır. Öğrencilere düşünce özgürlüğü, içsel rehberlik ve insan merkezcilikle donatmak, onları sadece bilgili değil, aynı zamanda bilge bireyler haline getirmenin temelini oluşturabilir. Sokrat'ın felsefesi, eğitimin sadece bilgi aktarımı değil, aynı zamanda bireyin karakterini şekillendirme ve düşünsel bağımsızlık kazandırma süreci olduğunu hatırlatmaktadır.

 

Sokrates Halk Mahkemesi önünde der ki;

“Yavaş olan ve dürtülmesi gereken bir atı andıran devleti yerinden oynatmak için Tanrının, tebelleş ettiği benim gibi bir at sineğini kolay bulamazsınız. Ben Tanrının devletin başına tebelleş ettiği bir at sineğiyim; her gün her yerde dürtüyor, uyarıyor, azarlıyorum, ardınızı bırakamıyorum.”

 

Bugün yaşasaydı sözlerini belki şöyle revize ederdi;

“Yavaş olan ve yönlendirilmeye ihtiyaç duyan bir öğrenciyi etkilemek için, Tanrı'nın tebelleş ettiği, yani öğrencinin rehberi olan bir öğretmeni bulmak kolay değildir. Ben, Tanrı'nın öğrencinin gelişimine müdahale ettiği bir öğretmenim; her gün, her an öğrencileri yönlendiriyor, onları destekliyor ve bir adım öne taşıyorum. Öğrencilerimin potansiyelini ortaya çıkarmak ve onlara ilham vermek için buradayım, çünkü eğitimde bir öğretmen olarak sorumluluğumu ciddiye alıyorum.”


Aktarılanlara göre, ölmeden birkaç saat önce vedalaşmak için eşi yanına gelir. Eşi ağlayarak “Ah, bu kötü adamlar seni haksız yere öldürecekler” der. Sokrates ise karısına şöyle cevap verir: “Evet, haksız yere öldürecekler, haklı yere öldürseler daha mı iyiydi?”





(Sokrat'ın baldıran zehri içtiği ve Platon'un sırtını döndüğü, Kriton'un ikna etmeye çalıştığı ve eşinin el salladığı bu tablo,  1786 sonbaharında 38 yaşındaki J.L.David tarafından yapılmış)