1 Eylül 2016 Perşembe

Okullar neden yetersiz?


Bu yazı 'Okullara giden çocuklar neden kurs alıyor, özel ders alıyor?' sorusundan öte 'mezun olan bir çocuk hayata hazır mıdır?' sorusunu cevaplamayı ve nedenleri sorgulamayı deneyecektir.
Sabah saatlerinden akşam vakitlerine kadar zamanını okulda geçiren çocuklarımız haklarını nasıl savunacaklarını, nasıl dilekçe yazabileceklerini, nasıl makarna yapılacağını öğreniyorlar mı? İçerik olarak hayatın içinde ihtiyaç duyacakları bilgileri öğrenmeleri planlanmış mı? İçeriğin planlanmasından öte uygulama yapma düşünülmüş mü? Tabi ki hayır. Belki bir dilekçe yazmak kitaplar arasında bir örnek olarak var ama biz hocalar Üniversiteye gelmiş öğrencilerimizi gözlemlerken bu sorunun cevabını rahatlıkla görebiliyoruz.
Hayatın içinde olmayan konuları öğretiyoruz. Ayrıca hayatın içindeki konuları uygulama yapmadan anlatıp geçiyoruz. Bu anlamda okullar yaşamı öğretmeye yönelik içerik ve uygulamalar açısından yetersizdir.
Okullar ayrıca yaşa göre sınıf oluşturduğu için yetersizdir. Aynı yaşta olan tüm çocukları aynı eğitimi alabileceğini düşünmek gelişim psikolojisi açısından uygun gibi görünse de sınıfları oluştururken bir alt kategoriye daha ihtiyaç vardır; 'merak'. Aynı ilgi ve meraka sahip çocuklar birlikte eğitilmelidir. Sınıflama anlamında da mevcut okullar yetersizdir.
Öğretmenlerimiz öğretmeye odaklanmıştır. Bu anlamda yetersizdir. Yapılması gereken öğrenmeye liderlik etmeleri ve çocuklara 'öğrenmeyi öğretmeleri' ve bu öğrenme işini sürdürülebilir hale getirmeleridir. Öğretmenlerimiz ne yazık ki müfredatı yetiştirmek zorunda olan ve sınıfı susturmakla görevli maaşlı bekçilere dönüştürülmektedir. Halbuki müzelere geziler düzenleyen, panel ve konferans düzenleyen, çocuklarla araştırmalar yürüten bir lider olmalıdırlar. Okullar öğretmenlere imkan vermek anlamında yetersizdir.
Okullar öğrencilere zengin öğrenme ortamı vermek anlamında yetersizdir. Sınıflarda internet, kütüphane, televizyon, koltuk, sehpa, vb. normal yaşam ortamlarına benzer eşya ve imkanlar bulunmamaktadır. Öğrenciler ayakta, uzanarak veya koşarak derse katılamamaktadırlar. Öğrenme ortamları açısından da okullar yetersizdir.
Okullar ayrıca ders saatlerinin sınırlılığı açısından da yetersizdir. Öğrenciler hayatı öğrendikleri okula, kendilerine öğrenme liderliği yapan öğretmenleri eşliğinde ve kendi evleri gibi rahat hareket edebildikleri ortamlarda istedikleri kadar uzun/kısa çalışabilmelidir. Esnek zamanlama imkanı verme konusunda okullarımız yetersizdir.
Eğer öğretmenler liderlik yapacak donanımda, içerik hayatı kolaylaştıracak biçimde, öğrenme grupları ilgi ve merak odaklı, sınıflar da normal yaşam ortamları olursa okullar yeterli olacaktır.