1 Eylül 2016 Perşembe

Hayal tamircisi



Kurduğunuz hayaller ne zaman tamir gerektirir? Neden hayal kırıkları oluşur?
Gözlerinizi kapatıp bir hayal kurun. Gökyüzünde çocuklar olsun. Bunlar ellerindeki boya kutularına fırçaları batırıp birbirlerine fırçaları sallasınlar. Böylece etraf renkli boya damlalarıyla dolsun. Bu damlalardan birisi de sizin burnunuza değsin. Hemen ardından gözlerinizi açın. Burnunuza değen yağmur damlasıdır ve ortalıkta ne renkli damlalar ne de yaramaz çocuklar vardır.
Sizin beyninizde oluşturduğunuz hayal yıkılmış, kırılmış, bitmiştir. Hayalinizin bozulmasının sebebi gerçekle karşılaşmasıdır. Elmayı kesip havayla karşılaştırınca kararması gibi hayal gerecekle karşılaşınca kırılır, bozulur, çürür.
Sizi heyecanlandıran fikirleriniz dudağınızdan çıkar çıkmaz dış dünyanızdaki gerçeklikle etkileşir ve artık bozunmuş, tamire muhtaç bir hayaldir.
Hayal tamircisi, hayal dünyasını ve gerçek dünyayı birlikte ele alır ve etkileşimin yumuşak olmasını sağlar. Hayal üzerinde yapacağı bazı değişiklikler ile gerçek dünya ile hayal dünyası arasındaki kopukluğu, temassızlığı, çelişkileri giderir.
Sizin hayatınızda konuşmaktan en çok zevk aldığınız kişi sizin hayal tamircinizdir. Onun sayesinde, onun sizi anlarmışçasına baş sallamaları sayesinde zihninizdeki her şeyin gerçek dünyada olduğunu düşünmeye başlarsınız. ‘Beni bir tek sen anlıyorsunuz’ dediğiniz kişi sizin hayal tamircinizdir.
Hayal tamircisi, sizin gerçek dünyayı anlamanıza en çok yardımcı olan kişidir. Sizin karıncalardan oluşan bir ordunuz olduğu dönemlerde ‘oğlum neden tüm ordunu buraya topluyorsun, bir kısmı dışarda olursa düşman saldırısında hepsi ölmez’ diyen anneniz sizin ilk hayal tamircinizdir.
Mimar Sinan bir grup çocuğun minaresine bakıp konuştuğunu görmüş ve yanlarına gidip sormuş. Çocukların ‘minarenin eğri olduğu’ konusundaki sözlerini duyunca bir halatı minareye bağlatıp ters yönde çekmelerini istemiş. Bu yaklaşımıyla Büyük mimar hayal tamirine güzel bir örnek vermiştir.
Hayal gerçekle buluşunca değişime uğrar. Bu değişimin hayal kurma gücünü zedelemeden ve gerçeği koruyarak gerçekleşmesini sağlayan kişiye ‘hayal tamircisi’ diyoruz.
Bazen hayaller gerçeklerle öyle buluşur ki hayal kurmaya ya da gerçeklerle yüzleşmeye insanın gücü kalmaz. Ya hayale ya da gerçeklik algısına saplanıp kalırız. Bazıları hayallerimizi yok eder bazıları yaşamımızı ama hayal kurmak yeni gerçekleri keşfetmemize yol açabilir. Bu durum, kişinin kendi hayal tamircisi olması durumudur.
Einstein’ın bir hayali vardır; elinde ayna olan ve ışık hızında giden bir adam aynada kendini görebilir mi? Bu soru, hayal, kurgu daha sonra ışığın hızının mutlak bir hız olduğu, gözlemciye bağlı olmadığı gerçeğine dönüşmüştür. Beyninde oluşturduğu dünya ile gerçeğe ulaşması süresince hayalinde oluşan bozulmaları hep kendisi tamir etmiştir.
Sonuç olarak kişi; kendi hayallerinin tamircisi olmayı öğrenmeli ve başkalarının hayallerini yıkmak yerine küçük tamirler, onarmalar önerebilmelidir. Hayal, beynin bir ürünüdür ve kırılan/onarılmayan her hayal onu üreten beynin özgüven eksilmesine yol açar. Dolayısıyla hayal tamircileri azalan bir toplumun ‘hayal hurdalığı’ oluşur.   (Hayal hurdalığının neresi olduğunu bir sonraki yazımızda anlatacağız)